İktidar bir başarısızlık, ihmal nedeniyle büyüyen felaket, olumsuz bir gelişme görünce sorumluluk üstlenmemek için işi mukadderata bağlıyor.
Amasra maden ocağı felaketinde de yaptığı üzere.
Yoksulluk, fakirlik kelam konusu olunca da “Allah sizi fakirlikle sınıyor, yeriniz cennet” klişesini tekrarlıyor.
Bu latife değil.
Bu ülkede doymadan yatağa giren çocuklar var.
“Açlığımı bastırmak için öğlen saatlerinde su içiyorum” diyen öğrenciler var.
Akşam okul yemekhanesinde ekmeğini yemeyen birileri varsa birtakım öğrenciler “‘Bu ekmeği alabilir miyim’ diyor, alıyor, gece ekmeği suyla yiyorlar” diye anlatan gençler var.
Öğretmenlerden öğreniyoruz ki ilköğretim çağındaki çocuklardan okula beslenme çantası götüremeyenler var. Yalnızca ekmek götürenler var.
CHP önderi Kemal Kılıçdaroğlu son yayınladığı görüntüde bu duruma “ekonomik terör” dedi.
Şöyle devam etti:
“Bazı çocuklarımızın okula götürdüğü beslenme çantalarında kuru ekmek ve su var. Vallahi bu var. Su ve ekmek. Bu ülkede çocuklarımızın bir kısmı beslenme saatinde arkadaşlarından saklanıyor, baygınlık geçiriyor. Anne ve babaları veresiye yazdırıp çocuklarına peynir ekmek alıyor.”
Bunlar yoksulluğun yaygınlaşması ve derinleşmesinin sonucu.
Nedeni ise “zengini seven, yoksulun katmerli sömürülmesini destekleyen” siyasettir.
Yoksulluk mukadderat değildir.
Halk yoksullaşmışsa, çocuklar yarı aç yarı tok yatağa giriyorlarsa, okulda açlıktan bayılıyorsa bunun sorumlusu iktidardır.
İktidar oralı değil.
Güllük gülistanlık bir iktisat anlatıyor.
“Yeni İktisat Modeli” “Türk Modeli” diye göz boyayan açıklamalar yapıyor.
Kasım 2021’de açıklanan “Yeni İktisat Modeli”nin yürürlüğe girmesinden sonra ne oldu?
O gün ekmek 2,5 liraydı, bugün 5 lira.
Dolar 12,80 liraydı, bugün 18,60 lira.
Benzin 9,60 liraydı, artık 20,15 lira, motorin 23 lira.
Süt 15 liraydı artık 20-25 lira.
Enflasyon yüzde 21’di, bugün resmi sayılara nazaran yüzde 85, bilim insanlarının saptamalarına nazaran yüzde 185 seviyesinde.
İktidara nazaran enflasyon yüzde 85, lakin devletin vergi, fotoğraf, harç ve cezalardaki artırım oranı yüzde 122,5!
Enflasyon yüzde 85 ise niçin vergi, harç ve cezaları yüzde 122,5 oranında artırıyorsunuz.
İktidarın kabul ettiği enflasyon yüzde 122,5 ise niçin yüzde 85 olarak açıklanıyor ve fiyatlara neden yüzde 122,5 artırım yapılmıyor?
İktidar yalnızca düşük siyaset faizi belirleyeceğim diye ekonomiyi her istikametiyle ağır krize soktu.
Faizi yüzde 9 olarak tek haneli seviyeye indirdik diye övünüyor.
Bunun vatandaşa bir faydası yok, ziyanı var.
Bu nedenle döviz fırlıyor, o da enflasyonu fırlatıyor.
Bu gerçek ortayken, Merkez Bankası, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla faizi yükseltmemek ismine daima art kapıdan dolar satıyor.
DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan, Merkez Bankası’nı “Döviz yakan fırın” olarak tanımladı.
Piyasada ise yüzde 9 diye bir faiz yok.
Gidin bankalara bakalım yüzde 9 faizle kredi alabiliyor musunuz?
Alamazsınız.
Çünkü kredi faizleri yüzde 40 civarında.
Mevduata verilen faiz de yüzde 20 seviyesinde.
Yüzde 9 faizden, yalnızca Merkez Bankası’ndan borç alan bankalar yararlanıyor,
Yüzde 9’a aldıkları parayı Hazine’ye, vatandaşa yüzde 30’dan yüzde 40’tan satıp kârlarını büyütüyorlar.
İktidar bu ekonomik gerçekleri gizleyerek pembe bir tablo çiziyor, lakin mızrak çuvala sığmıyor.
