Uluslararası Güç Ajansı (IEA) Lideri Fatih Birol, Türkiye’nin yenilenebilir güç kapasitesini 5 yılda yüzde 60’tan fazla büyütebileceğini ve güç tedarik zincirinde öncü rol üstlenebileceğini belirtti. Birol, Türkiye Rüzgar Gücü Birliği (TÜREB) 2022 Yıl Sonu Özel Kıymetlendirme Toplantısı’nda, 24 Şubat prestijiyle dünyadaki birçok politik, ekonomik ve güç denkleminin yine tanımlanmaya başladığını söyledi.
Dünyanın şu anda global güç krizinin ortasında olduğuna dikkati çeken Birol, “Bu mevcut global güç krizinin aslında pak ve inançlı güce geçişte hızlandırıcı rolü olduğunu görüyoruz. Yani pak güç teknolojilerinde çok önemli bir canlanma ve büyüme görüyoruz” dedi. Bunun 4 ana nedeninin olduğunu aktaran Birol, şunları kaydetti:
“Birincisi birçok ülke, değerli olarak gördüğü lakin çok fazla siyasetlerinde takviye vermediği bir hususa tekrardan döndü. Nedir o? Güç arz güvenliği. Şu an birçok ülkenin güç siyasetlerinde bir numaralı öncelik. Güç arz güvenliği deyince yenilenebilir güç en başta geliyor. İkinci neden, doğal gaz, petrol ve kömür fiyatlarının yüksek olması ve ilerideki yıllarda da yüksek kalacağı beklentisi yenilenebilir gücün rekabet gücünü önemli olarak artıyor. Üçüncüsü, birçok ülkenin mevcut kriz karşısında geleceğe yönelik uzun vadeli pak güç endüstrisi siyasetleri geliştirmesi. Dördüncü itici güç ise iklim değişikliğiyle çaba.”
Birol, yenilenebilir gücün süratle büyüyeceğini tabir ederek, “2022’nin aslında bir dönüm noktası olacağını düşünüyoruz. Gelecek 5 yıla baktığımızda, birinci sefer 2025’te yani üç yıl sonra, dünyadaki yenilenebilir güçteki elektrik üretimi kömürü geçiyor ve bir numara olmaya başlıyor. Büyümenin büyük bir kısmı güneşten geliyor” diye konuştu.
Rüzgar gücünde de önemli bir büyümenin beklendiğini aktaran Birol, “Şimdiye kadar dünyada rüzgar gücü konseyi gücü 800 gigavat. Bu 5 sene içerisinde ikiye katlanarak 2027’de 1600 gigavata ulaşacak” bilgisini paylaştı.
Birol, Türkiye’de yenilenebilir gücün gelişimine ait, “Gelecek 5 yılda Türkiye’deki mevcut kapasitenin yüzde 60’ın üzerinde büyüyeceğini düşünüyoruz. Güneş ve rüzgar bunun başını çekiyor. Bununla birlikte, çok değerli diğer bir yenilenebilir güç teknolojisi olan jeotermalde de Türkiye’nin değerli adımlar attığını söylemek gerekiyor” sözlerini kullandı. Türkiye’nin yenilenebilir güçte atacağı adımlarla tedarik zincirinde öncü rol üstlenebileceğini belirten Birol, şöyle devam etti:
“Şu an Türkiye için hoş bir zamanlama. Bunun iki nedeni var. Birincisi, dünyada kapasite artırımı çok fazla ve çok önemli talep var. İkincisi, birçok ülke Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan sonra, güç arz güvenliği açısından, ‘temiz güç teknolojilerinde doğal gazdaki üzere tek bir ülkeye bağlı kalmak başımıza iş açabilir’ diye düşünüyor. Şu anda mesela güneş tedarik zincirinin yüzde 93’ü Çin’de. Onun için ülkeler şu anda mevcut tedarik zincirlerini nereden alacakları konusunda çeşitlendirmeye gitmeye çalışıyorlar. Bu bakımdan Türkiye’nin de değerli avantajları var.”
Birol, hidrojen gücünde de önemli bir ivme yakalanacağına dikkati çekerek, “Birçok Avrupa ülkesi, Afrika, Latin Amerika ve başka ülkelerle şimdiden ticaret muahedeleri yapıp oradan hidrojen temin etmeye çalışıyor. Nasıl dünyada LNG ticareti aniden büyüdüyse birebir formda hidrojende de bu türlü bir atılım olması gündemde. Dünyadaki yenilenebilir güce bağlı hidrojen 5 yıl içerisinde 1000 misli büyüyecek. Türkiye’de de güneş ve rüzgarda muazzam bir potansiyel var. Bu hidrojen ile birleştirilirse Türkiye için potansiyel olabileceğini düşünüyorum” diye konuştu.
Rüzgarda 2023’te 3 bin megavat suram hedefi
TÜREB Lideri İbrahim Erden de rüzgar gücü dalı için gelecek yılın yatırım yılı olacağını söyledi. Rüzgar gücünde gelecek yıla ait yeni suram öngörülerini paylaşan Erden, “2023’te öngörümüz 1000 megavata yakın. Ama gayemiz 3 bin megavattan az değil. Türkiye’de 100 bin megavattan fazla yalnızca karada rüzgar potansiyeli olduğunu biliyoruz. 20 gigavattan fazla deniz üstünde potansiyel olduğunu biliyoruz” dedi.
Erden, Türkiye’de rüzgar gücünde faaliyet gösteren firmaların cirosunun 1,5 milyar euro olduğunu tabir etti. Bu cironun yaklaşık yüzde 70’ini ekipman ihracatının oluşturduğunu aktaran Erden, firmaların 6 kıtada 52 ülkeye rüzgar gücü ekipmanı ihraç ettiği bilgisini paylaştı. Erden, 2020 yılında başlanan sanayi envanteri çalışmasını gelecek ay içerisinde sonlandıracaklarını belirterek, bu çalışmanın birinci sonuçlarına nazaran, Türkiye’nin Avrupa’nın en büyük dördüncü rüzgar endüstrisi pozisyonuna geleceğini söyledi.
