Galatasaray’ın eski teknik yöneticisi Fatih Terim, Galatasaraylı taraftarların dikkatini çeken açıklamalarda bulundu.
Terim’in GQ’ya verdiği röportajdaki tabirleri toplumsal medyada başkanlık sinyali olarak algılandı.
Terim’in GQ röportajından satır başları şöyle:
“Büyük bir Lionel Messi hayranıyım. Benim için bir de Messi, iki de Messi, üç de Messi…
Kendisini tekraren izledim, hala da hiçbir maçını kaçırmamaya ihtimam gösteriyorum. Hatta şu sıralar daha fazla; zira artık son yıllarında. Messi’nin 2014 yılında finalde kaçırdığı kupayı kazanmasını ve kendi sözüyle son Dünya Kupası tertibinde şampiyon olmasını isterim.
‘Yarı finale çıkabilirdik’
Yaptığınız espriyi çabucak anlayan, sizinle birebir lisanı konuşan, vaktinde sizinle birebir şeye sevinip, üzülen beşerlerle birebir masada olmak isterim.
Gömleğimin renginden, yakasının duruşuna kadar… Tesadüf diye düşünmeyin. Bir de beyaz gömlek giyersem, dikkat etmesi gerekenler olabilir.
2011-12 döneminde Galatasaray’a döndükten sonra, kulübümle birlikte birinci iki senede iki şampiyonluk yaşadım. UEFA Şampiyonlar Ligi’nde hoş bir serüvenimiz oldu, çeyrek final oynadık. Bazen düşünürüm, tahminen VAR olsa, o dönem yarı finale de çıkabilirdik. Kim bilir!”
‘Bekleyelim ve görelim…’
Futbolcu, kaptan, hoca, baba, dede, imparator Fatih Terim… Sıralamada geleceğimiz yeni hikayenizin birinci cümlesi nedir?
“Herkesin kendi ismine bir kestirimi olabilir ancak bekleyelim ve görelim…
Hiç değişmedim ben. Doğduğum andan itibaren beni ben yapan tüm bildiklerimle yaşantımı sürdürdüm. Fakat dönüştüm, hem de çok. Beşerler dönüşmekten hiç korkmamalı, hatta bunun üzerine gitmeli.
Eskiden ‘hayır, o isim şu topluluğun sembolü’ dediğimiz şahısların süratli bir formda yer değiştirdiği bir futbol dünyasındayız. Artık gündemler çok süratli değişirken hafızalar daha çabuk siliniyor. Ve birtakım ceketler de birtakım insanlara büyük geliyor.
Ben Galatasaraylılığı en düzgünlerden öğrendim. O yüzden onların Galatasaray’a bakış açıları, kulübü sahiplenişleri bana örnek oldu. Sanırım onlar üzere hareket etmem de çok olağan.
Çok futbol insanından duymuşsunuzdur, ‘eve gelince futboldan konuşmam, kendi maçlarım dışında hiç maç izlemem, futbolu düşünmem ve zihnimi rahatlatırım.’ diyen. Ben zihinsel rahatlamamı hayal kurarak, bu hayale ulaşmak için kendimi programlayarak yaşarım. Ben futbola aşığım, tüm gün futbol izledikten sonra bile gecenin bir yarısı bir televizyon kanalında futbol maçına denk gelirsem, dünyanın en keyifli insanıyım. O yüzden zihnimi de vücudumu de futbolla besliyorum ve onunla rahatlatıyorum.”
