Eşi Mustafa Kaya‘yı Soma’da kaybeden ve “Parayla acıları bastırmaya çalışıyorlar” kelamlarıyla hatırlanan Naciye Kaya, “Halk Meydanı” programında yaşadıklarını, katliamdan sonra çektiği zorlukları anlattı.
Sözlerine “Soma 301 katliamında eşim Mustafa Kaya’yı kaybettim. Acımız hala taze, bu acı hiçbir vakit bitmeyecek. Çok gayret ettik biz adalet yerini bulsun diye. O Amasra’da olan katliamda da birebirini yaptılar, Soma’da da birebirini… Parayla nitekim acıyı satın alıp susturmaya çalışıyorlar. Gerçekten de bir formda susturdular. Susmayanlar da oldu, olmaya da devam edecek” diye başlayan Kaya şunları aktardı:
‘Ölsek ölümüzü bile çalıştıracaklar’
Eşimin kazadan üç ay evvel tişört sayısı üçe çıktı. Terlediklerini, çok sıcak olduklarını söylerdi. Mesela eşlerimiz buzlu şişe götürürdü. ‘Neden?’ diye sorduğum vakit, ‘Maden çok sıcak. Kömürler sıcak çıkıyor’ dedi. ‘Sen bizim çalıştığımız yeri bir görsen berbat’ diyordu. Kömür sıcak çıktığı vakit, şikayet ettiklerinde amirleri, ‘İşine gelmiyorsa çantanı al, çık’ diyordu. Lakin ekmek parası… O denli bir hal aldık ki artık ekmeğimizi bile elimizden almaya başladılar. Bir gün hasta geldi. ‘Ne oldu?’ dedim, ‘Neden bu türlü hastasın?’ ‘Ölsek ölümüzü bile çalıştıracaklar’ dedi. ‘O kadar yoruyorlar bizi’ dedi. Kömür çıksın, para gelsin, tek kederleri oydu. Emekçinin sıhhati, güvenliği, hiçbir vakit umurlarında olmadı. Çok güç vakitlerden geçtik biz. Malum mu oldu bilmiyorum, son bir hafta ‘Ben öleceğim’ diyordu. ‘Ölümü bile sıkıntı bulacaksınız’ diyordu. Daima hastaydı, gazdan zehirlenip geliyordu. Ben ona ayran yapıyordum, ciğerlerini temizlesin diye.
‘Hayalimiz konut almaktı ancak katlettiler’
Eşiyle hayallerinden bahseden Kaya, “Bir ay kalmıştı emekliliğine. Mayısın 13’ünde kaza olmasaydı emekli olacaktı. Hayalimiz kredi çekip bir konut alırız, bir yerde sitede bekçilik buluruz, ben paklığa giderim, eşim bekçilik yapar o formda geçiniriz diyeydi. Lakin maalesef katlettiler, 301 kişiyi katlettiler” dedi.
‘Parayla acı unutturulamaz’
Kaya, yaşananların kaza değil “katliam” olduğunu vurgulayarak, “Bir kaza olduğu vakit manevi dayanak olursun, o kaza bir daha olmasın diye tahlil yaratırsın. Bunlar çabucak direkt şu kadar para yardım yapıyor. Bartın’da da birebirini yaptılar mesela. Daha beş kişinin cenazesi çıkmadı, çabucak çıktılar bir buçuk milyar yardım. Bu ne demek? Alın parayı susun. Bu acıyı satın almak değil de ne? Sözümün de gerisindeyim. Parayla hiçbir vakit acı unutturulamaz” tabirlerini lisana getirdi.
Sözlerine devam eden Kaya, “Benim iki tane çocuğum var. Biri 25, biri 23 yaşında. Dokuzuncu seneye gireceğiz. Neler yaşadığımı ben biliyorum. Çocuklarımı babasız büyütmek o kadar ağır bir şey ki… O kadar uğraş verici bir şey ki. Katiyen şikayetçi değilim Fakat iki kişi uğraşacakken tek başına. Konutun hem bayanısın hem erkeğisin. Bir de dul bayansın. Bu türlü bir şey de var. Bir yere gittiğin vakit ‘Bu geziyor’ diyorlar. Kimse bilmiyor ki ben kendim uğraşıyorum. Biz uğraşmak zorundayız, ayakta kalmak zorundayız” dedi.
‘Adalet mülkün değil, iktidarın temeli oldu’
Türkiye’nin günümüzdeki durumunu da pahalandıran Kaya, “Çocuklarımın ülkeye bakışı umutsuz. Lakin bu halde gitmemeli. Beşerler perişan. Alım gücü düştü aslında. Umutsuz bir ülke olduk artık. Hiçbir şeye güvenmiyoruz. Adalete katiyetle güvenmiyoruz. Adalet duvarda kaldı, yazılı kaldı. Adalet mülkün temeli değil, iktidarın temeli oldu. Onlar ne derse o oluyor artık” diyerek kelamlarını tamamladı.
