İstanbul’da 2 Haziran 2010 tarihinde narkotik polisi tarafından gözaltına alınan ve çıplak aramaya maruz bırakılan Onur Yaser Can‘ın intiharında sorumluluğu bulunduğu tez edilen 4’ü polis, 5 kişinin yargılanmasına devam ediliyor.
İstanbul 41’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesine karar verilen duruşma, daha büyük bir salon olan İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne alındı. Saat 14.00’te başlaması beklenen duruşma, tıpkı salonda yapılan öbür bir duruşmanın uzaması nedeniyle gecikmeli olarak başladı. Onur Yaser Davası için toplumsal medyada “#OnurYaserCanİcinAdalet” ve “#OnurumuzİçinAdalet” etiketleriyle dayanak veriliyor.
Gazete Duvar’dan Aynur Tekin’in haberine nazaran, CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin ve TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık da davayı izleyenler ortasında yer aldı.
Dosyada dört polis, “kamu görevlisinin resmi dokümanda sahteciliği, resmi belgeyi bozma, yok etme yahut gizleme” suçlamasıyla yargılanıyor. Bir uzmana ise “gerçeğe ters uzmanlık yahut tercümanlık yapma, kamu görevlisinin resmi dokümanda sahteciliği, resmi belgeyi bozma, yok etme yahut gizleme” suçlaması yöneltiliyor.
Ailenin avukatı Mehmet Ümit Erdem, evrakta sahtecilik suçlamasıyla yapılan yargılamanın azap istikametinde genişletilmesi gerektiğini savunuyor. Evrakta sahtecilik suçlamasıyla düzenlenen iddianamede, tabir tutanağının Onur Yaser Can salıverildikten sonra oluşturulduğu tespiti yer alıyor.
30 Eylül tarihinde görülen birinci duruşmaya sıhhat sıkıntılarını münasebet gösterip katılmayan Narkotik Şube Amiri Hakan Aydın’ın bugün dinlenmesi bekleniyor. duruşmaya Bursa’dan SEGBİS’le bağlandı. Onur Yaser Can’ın yakalanmasında yer almadığını söyleyen Aydın, evrakta değişiklik yapıldığını ise soruşturma açıldığında öğrendiğini söyledi ve ekledi:
“Çıplak arama kimsenin olmadığı bir odada yapıldı. Buyruğunu ben vermedim ve odada bulunmadım.”
Avukat Çiğdem Şat, Onur Yaser Can’ın emniyete getirilme anına ilişkin olduğunu söylediği bir fotoğraf göstererek “Bu kişi siz misiniz?” diye sordu. Aydın, tam olarak hatırlayamadığını belirterek “Olabilir bu türlü bir tişörtüm vardı galiba” dedi.
Avukat Candan Kaplan şahit olarak dinlendi. Onur Yaser Can’ın intihar ettiği gün, polis tarafından arandığını ve “Biz çok üzüldük, müvekkilinizin ruhsal meseleleri mı vardı?” dediğini söyledi.
Bir mühlet sonra kendisinin Milliyet Gazetesi’nden de arandığını ve “İntiharla ilgili azap argümanı var bununla ilgili beyanınız nedir?” diye sorulduğunu belirtti.
Avukat Candan Kaplan, tıpkı numarayı tekrar aradığında bu numaranın Milliyet Gazetesi’ne ilişkin olmadığını anladığını söyleyerek, “Arandığımda ortada azap savı bile yoktu. Polisin bilgi almak için bunu yaptığını düşündüm” sözlerini kullandı.
Avukat Kaplan, Onur Yaser Can’ın bir arkadaşı vasıtasıyla ofisine geldiğini söyleyerek, “‘İfademe Hacı diye birini eklediler. Ben Hacı diye birini tanımıyorum, mecbur kaldım imzaladım’ dedi. Ailene ulaşabiliriz diye tehdit edildiğini anlattı. Çok korkuyordu” diye konuştu.
Ne olmuştu?
ODTÜ Mimarlık Fakültesi mezunu Onur Yaser Can, 2 Haziran 2010 tarihinde İstanbul Beyoğlu’nda narkotik polisi tarafından gözaltına alındı. Tabirinin alınmasının akabinde hür bırakıldı. Bundan iki gün sonra, “Tutanaklarda eksiklik olduğu” gerekçesiyle tekrar karakola çağrıldı. 23 Haziran 2010’da üçüncü sefer tabire çağrılan Can birebir gün intihar etti. İntiharının akabinde annesi Hatice Can, oğlunun pantolonunun art cebinde, üzerinde çıplak aramaya maruz bırakıldığına ait sözlerin yazılı olduğu bir not buldu.
Anne Hatice Can da 2014 yılında intihar etti. Baba Mevlüt Can ise sıhhat sıkıntılarından ötürü 2019 yılında hayatını kaybetti.
Onur Yaser Can’ın intiharıyla ilgili yargılamada 2 polis, “evrakta sahtecilik” suçlaması ile 2 yıl 6 ay mahpus cezasına çarptırıldı. Yargıtay kararı bozdu ve yargılama tekrar başladı. Polisler, farklı başka altı yıl 5 ay 15 gün mahpus cezasına çarptırıldı. Fakat İstanbul 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi, 4 polis ve 1 eksper hakkında daha kabahat duyurusunda bulunulmasına karar verdi. İstanbul Valiliği, soruşturma müsaadesi vermedi.
Onur Yaser Can’ın kardeşi Ezgi Sevgi Can’ın itirazı üzerine istinaf mahkemesi, soruşturma müsaadesi verilmemesine ait kararı Temmuz 2021’de kaldırdı.
