İzmir Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü’nce hayata geçirilen ’12 Ay 12 Sergi’ projesi ile müze envanterine kayıtlı olup, daha evvel standa çıkarılmamış eserler, ziyaretçilerle buluşturuluyor. Bu ayki stantta, birçok dikkat çeken eser yer alıyor. Birinci eser; pişmiş toprak materyalden 10 santimetre uzunluğunda, 2 bin 300 yıllık Helenistik periyoda ilişkin, kayıkta insan ile maymun ortası varlığa benzeyen canlının tasvir edildiği heykelcik oldu. İzmir’in Urla ilçesindeki Klazomenai Antik Kenti’nde 2014 yılında bulunan heykelcikte, dizlerini karnına çekmiş ve oturur halde kayıkçı tasvir edilmiş.
Sergide yer alan başka eser ise ‘Zeus’un, Aitolia Hükümdarı Thestios’un kızı ve Sparta Hükümdarı Tyndareus‘un karısı ‘Leda’yı baştan çıkarmak için büründüğü kuğunun tasvir edildiği heykelcik oldu. Pişmiş toprak materyalden yapılmış, 15 santim uzunluğunda tekrar Helenistik periyoda ilişkin yapıtın, 2010 yılında Aliağa’daki Kyme Antik Kenti’nde bulunduğu belirtildi. Yüksek düstur üzerinde oturan kuğunun üzerinde yan konumda oturmuş ‘Leda’nın anatomik ayrıntıları besbelli olup, başında başlık üzerinde saç örtüsü bulunuyor.
“Nekropol alanlarında bulduğumuz, daha evvel standa çıkarmadığımız, az yapıtları ziyaretçilerimize buluşturduk” diyen İzmir Arkeoloji Müzesi Uzmanı Elvan Tural Tercan, “Bunlardan birincisi, içinde beşere benzeyen bir figürün bulunduğu kayıkçı heykelciği. Bu heykelcik öte dünyadaki ‘Hades’e (Yunan mitolojisinde ölülere hükmeden yer altı tanrısı) ulaşmak için ırmağı geçen kayıkçıya atıf olacağı üzere ilahları onurlandırılmak için de yapılmış olabilir. Bunun yanında, kişinin mesleksel yaşantısını göstermek için yaptığı bir şahsî eşya da olabilir. Yoruma çok açık. Bir kayıkta insan ile maymun ortası bir varlığa ilişkin bu figür, çok sık rastlanılan bir nesne değil. Az yapıtlardan biri olduğu için ziyaretçiyle buluşturmak istedik. Sergilenen bir başka yapıtın ‘kuğu üzerindeki Leda tasviri’. ‘Zeus’un, ‘Leda’yı kaçırmak için kuğu kılığına girdiği anı temsil ediyor. Bu da bir mezarın içerisinden ele geçirilen bir buluntu. Her iki eser de pişmiş toprak gereçten yapılmış. İkisi de Helenistik periyoda tarihlenen buluntular. Bu biçimde ziyaretçileri buluşturmak istedik” dedi.
