Erkan Kolçak Köstendil‘in direktör koltuğunda oturduğu, başrollerini Nejat İşler, İstek Kocaoğlu, Ali Seçkiner Alıcı, Merve Dizdar ve Bülent Şakrak’ın paylaştığı ‘Tamirhane’ sineması 11 Kasım Cuma günü izleyiciyle buluşacak.
‘Tamirhane’ sinemasının direktörü ve oyuncuları T24’te Muammer Brav’ın konuğu oldu.
Oyuncuları; Nejat İşler, İstek Kocaoğlu, Merve Dizdar, Bülent Şakrak, Ali Seçkiner Alıcı ve Erkan Kolçak Köstendil, ‘Tamirhane’ sinemasının ortaya çıkış öyküsünü anlattı.
Oyuncu Erkan Kolçak Köstendil’in birinci uzun metraj direktörlük tecrübesi olan sinemanın senaryosu, sinemada de rol alan Bülent Şakrak’ın kaleminden çıktı. Sinemanın takımında Gökhan Kıraç, Engin Hepileri, Yaren Alaca ve Erkan Can da yer aldı.
‘Evlerin içi ile yarışıyoruz’
“Pandemide gişeler düştü, sinemayla ilgili risk almak korkutmuyor mu?” sorusuna cevap veren Erkan Kolçak Köstendil şunları söyledi:
Risk almazsak nasıl düzelecek bu iş. Temelinde meskenlerin içi ile yarışıyoruz. Sinemaseverlerin, pandemi periyodunda ses sistemlerini, perdelerini, televizyonlarını yeniledi. Meskende rahat sinema izlediği bir ortam var; eskisi üzere kalabalık, insanların bir ortaya geldiği… Zira sinema sinemada izlenir. Bu ortamı deneyerek, öz tenkitlerde bulunarak ve nasıl daha uygun hale getirebiliriz de; ‘insanlar tekrar o hevesle koşup gelsinler’ üzerine baş yorarak, risk alarak bunu tekrar sağlayacağız. Tarihte daima bu türlü olmuş, o hisle ayakta tutmuş sinemayı. Biz de tutması için, tekrar eski haline dönmesi için risk alacağız. O yüzden korkutmuyor. Korkup, kenara çekilip uğraşını vermeyeceksek neden bunu yapıyoruz ki. Biz hepimiz sinema sayesinde var olmuş, ismi sanı duyulur hale gelmiş insanlarız. Biz kenara, köşeye çekileceksek bana ihanet ediyormuşuz üzere geliyor.
‘Yukarıdakilerin bir çocuk beziyle fiyat belirlediği dünyanın değişmesi lazım’
Nejat İşler de hususla ilgili “Biz de yapmazsak yani.. İnsanların gitgide antisosyalleştiği ve böylelikle üsttekilerin de mis üzere çalışanlarına bir çocuk beziyle fiyat belirlediği dünyanın değişmesi lazım. Beşerler toplumsallaştıkça muhtaçlıkları artar. Muhtaçlıkları arttıkça da bir şeyler isterler. Bir yandan bunu da sağlamak lazım… Ne kadar AVM’ye sıkışsa da sinema sinemadır” dedi.
‘Bu sinema 30 yıl sonra da filmdir’
Ali Şeçkiner Alıcı da Nejat İşler’in yorumuna şu eklemeyi yaptı:
Bu sinema 30 yıl sonra da sinemadır. Sanatın işgörürlüğü ve niteliği üzerine konuşuyorsak oradan gelen sınıfsal tanımlamanın akademik yanına gönderme yapayım. 30 yıl sonra da sinema 3 gün sonra unutmayacağız. Raftan indirdiğimizde birebir tatla izleyebileceğimiz bir şey.
‘Sosyalleştikçe memnun oluyoruz’
Rıza Kocaoğlu ise “Yalnız kalıp buhrana girmemek için yapıyoruz. Çalıştıkça toplumsallaştıkça memnun oluyoruz. Beşerler da toplumsallaştıkça memnun oluyor. Sinemaya gitmek insanları tedavi eden bir şey, düzgün gelen bir şey” sözlerini kullandı.
Filmin konusu nedir?
Yetiştirme yurdunda büyüyen iki ‘kader kardeşi’ Yılmaz ve Müjdat’a tekrar kendileri üzere büyüyen manevi babaları Nuri ve İsmet
Dükkanda otomobil boyamaya devam eden ikili, cesedin bulunduğu yakıt tankından alınan tinerle boyadıkları otomobillerin harika gözükmeye başladığını fark ederler. İki sokak ötesi çok enteresan bir yere çıkmıştır…
