Hamas’ın saldırısından sonra İsrail, Gazze’de sivil Filistinlileri katletmeye devam ediyor.
Dünya da seyrediyor.
İsrail, hastaneyi vurarak, ortalarında çok sayıda çocuğun olduğu 500 kişiyi öldürdü.
Aralarında Türkiye’nin bulunduğu birçok ülke bu saldırıyı kınadı. Türkiye üç günlük ulusal yas ilân etti.
Ancak İsrail’i durdurmak için bilhassa Batı dünyası ve kurumlarından tesirli bir hareket yok.
Birleşmiş Milletler’den bir teşebbüs yok.
Avrupa Birliği’nden yok.
Avrupa Konseyi’nden yok.
Her fırsatta insan hakları savunuculuğu yapan Batı ülkeleri İsrail’in gerisinde sıralanmış durumda.
ABD’nin uçak gemileri ve savaş gemileri Gazze’nin karşısında.
ABD Lideri Biden, İsrail’e gelerek Başbakan Netanyahu’ya sarılıp dayanağını ilân etti.
Bununla da yetinmedi, Gazze’de hastaneyi İsrail’in değil, karşı tarafın bombaladığını söyledi.
İsrail de, hastaneyi İslami Cihat örgütünün vurduğu savını birtakım imgeler yayınlayarak öne sürdüyse de ortaya ikna edici somut bir ispat koyamadı.
İsrail’in yaptığı bir insanlık kabahatidir.
Bir savaş kabahatidir.
Bir terördür.
İsrail’i durdurmak için başta Birleşmiş Milletler olmak üzere memleketler arası kuruluşlar harekete geçmeli, tesirli olacak bir düzenek kurmalıdır.
Ayrıca İsrail’in Gazze’de, elektriği, suyu, besin yardımını kesmesi de cürümdür.
Sivilleri, çocukları, yaşlıları, yaralıları vefata terk etmek de savaş kabahatidir.
Türkiye’de de Batı ülkelerinde de vatandaşlar İsrail’i protesto eden şovlar düzenlediler, düzenliyorlar.
HAMAS’ın saldırısı ve İsrail’in orantısız karşılık vermesiyle sivillerin, çocukların öldürülmesi olayını din savaşı üzere görmek ve göstermek yanlıştır.
İsrail’in Ankara’da büyükelçilik, İstanbul’da konsolosluk binası önünde ve Bursa’da yapılan protestolara solcular da sağcılar da siyasal İslamcılar da katıldılar.
Bu protesto şovlarında siyasal İslamcılar sloganlarla “hilafet” istediklerini lisana getirdiler.
Filistin sıkıntısının ve İsrail’in insanlık kabahati oluşturan taarruzlarının nedeni hilafet tertibinin olmaması değil.
Ancak siyasal İslamcılar bu türlü bir insanlık faciasını dahi fırsat olarak görüp hilafet istiyorlar.
Filistin sorunu hilafetin gelmesiyle değil tam bilakis demokrasi, laiklik ve hukukun hakim olmasıyla çözülür.
Demokrasiden, laiklikten, hukukun üstünlüğünden uzak duran, hükümdarlar, buyruklar, sultanlar tarafından yönetilen, şeriat nizamında yaşayan Arap ülkelerinin Filistin sıkıntısına tahlil üretmeleri esasen mümkün değil. HAMAS üzere örgütlerin kuracağı Filistin’in ise Taliban Afganistan’ından farkı olmayacaktır. Bu da
Filistin halkının kurtuluşu değildir.
Uluslararası kuruluşlar İsrail’in insanlık dışı ataklarını seyretmek yerine bir an evvel harekete geçmelidir.
Çözüm hilafet değil, demokrasi, laiklik ve milletlerarası hukuktur.
