Diyanet İşleri Başkanlığı, yarın mescitlerde okunacak Cuma hutbesini yayınladı. Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan “Çocuk: Rabbimizin Değerli Emaneti” isimli hutbede şu tabirler yer aldı:
“Çocuklarımız, Cenab-ı Hakk’ın bizlere bahşettiği değerli bir emanettir. Onlar, hayatımızın sevinci, yuvamızın rahmetidir. Ailemizin umudu, geleceğimizin teminatıdır. Onun içindir ki çocuklarımızı sağlıklı bir aile ortamında, sevgi ve hoş ahlakla yetiştirmek öncelikli misyonumuzdur. Onları her türlü ihmal ve istismardan korumak, dini, ahlaki, türel ve insani sorumluluğumuzdur. Maalesef çocuklarımızla ilgili vicdanlarımızı derinden yaralayan haberlerin öne çıktığı bir gündemin içerisindeyiz. Ne acıdır ki, yozlaşmanın, ahlakı ve hukuku kaybetmenin, vicdansızlığın bedelini en fazla çocuklar ödüyor. Bir yanda yaşanan savaşların ve trajedilerin, mülteci kamplarının ve yoksulluğun; başka yanda ihmal, istismar ve insanlık dışı davranışların en büyük mağduru çocuklar oluyor. Bu mağduriyetlerden biri de ‘küçük yaşta evlilikler’, ‘çocuk evlilikleri’, ‘çocuk gelinler’ üzere tabirlerle gündeme gelen aşırılıklardır.
‘Bunu İslamiyet üzerinden legalleştirmeye çalışmak büyük günahtır’
Kız çocuklarını, aile kurma sorumluluğuna sahip olmadan evliliğe zorlamak ve bunu İslam dininden hareketle yasallaştırmaya çalışmak, büyük bir günah, ağır bir vebaldir. Bu yanlış tavır ve telaffuzun İslam’ın evlilik anlayışıyla hiçbir ilgisi yoktur. Çocukların emeğinin, vücudunun, geleceğinin istismar edilmesi, insanlığın iflas ettiğinin bir göstergesidir. Nerede, nasıl, ne vakit olursa olsun ve kim tarafından yapılırsa yapılsın, çocukların ihmal ve istismarı, akılla, vicdanla ve ahlakla bağdaşmayan, insanlık dışı bir aksiyondur. Çocukları mağdur eden, onların geleceklerini karartan hiçbir kelam ve davranışın mazereti ve meşruiyeti olamaz. Bir çocuğun hayatını karartmak, insanlığa ve vicdana karşı işlenebilecek en büyük cürümdür. Hem Şanlı Allah hem de insanlık önünde hesabı verilemeyecek ağır bir cürümdür.
Çocukların küçük yaşta evlendirilmesi ve çocuk istismarı olaylarının aziz dinimiz İslam ile anılması ve Müslüman kimliğinin zedelendiği bir sürece dönüştürülmesi asla kabul edilemez. İslam’a nazaran bayan ve erkek hem duygusal ve fizikî, hem de ruhsal ve zihinsel olgunluğa erişmeden, aile kurmanın mana ve sorumluluğunu idrak edecek rüşt yaşına gelmeden evlendirilemez. Çünkü evlilik için yalnızca ergen olmak kâfi değildir. Ergenlik biyolojik bir süreçtir. Evlilik ise reşit olmayı gerektirir. Hakikaten ülkemizde evlilik yaşının minimum hududu on sekiz olarak kanunlarla belirlenmiştir. Başta anne-babalar olmak üzere herkesin evlilik yaşı ile ilgili hudutlara riayet etmesi hem dini bakımdan gerekli bir davranış hem de ailede kalıcı huzur ve memnunluğu sağlamanın en temel kuralıdır.
‘Çocuk istismarını bilinçaltı bildirilerle Müslümanlarla ilişkilendirmeye çalışanlara karşı uyanık olalım’
Allah’ın emaneti olan yavrularımız, vicdan ve merhamet konusunda insanın ve toplumun en hassas terazileridir. O halde, yarınlarımızın ümidi olan çocuklarımıza karşı sorumluluklarımızın idrakinde olalım. Onların eğitimlerine, ruhsal, toplumsal, kültürel gelişimlerine, dini ve ahlaki terbiyelerine itina gösterelim. Çocuklarımıza yönelik her türlü ihmal ve istismara karşı daima birlikte çaba edelim. Çocuk istismarı üzere son derece hassas bir mevzuyu bilinçaltı iletilerle İslam ve Müslümanlarla ilişkilendirmeye çalışanlara karşı da uyanık olalım. Unutmayalım ki insanlık, çocukların inanç ve huzurunu temin etmedikçe asla yeterliliğe erişemeyecektir.”
