İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Adnan Oktar hata örgütüne yönelik 16 Kasım 2022 tarihinde açıkladığı kararının 10 bin 393 sayfalık gerekçeli kararını açıkladı. Gerekçeli kararda birinci olarak Adnan Oktar Silahlı Kabahat Örgütü’nün kuruluşu, fonksiyonları ve tarihî gelişimi anlatıldı.
Gerekçede, sanık Adnan Oktar’ın süreklilik içerisinde kendisini ‘Mehdi‘ olduğunu ima eden yaklaşımlarda bulunduğu söz edildi. Oktar’ın hadisler ve yorumlamalar yoluyla kendisinin mehdi olduğunu anlattığı, ilerleyen süreçlerde daima kendisine uyacak biçimde gerek fizikî özellikler gerekse sosyolojik olaylar kıymetlendirilerek mehdiyet inancını örgüt üyelerine kanıksattırmaya çalıştığı belirtildi.
Örgütün bütünlüğü üzerinde tek hakim ve başkan Adnan Oktar olduğu, örgüt içerisinde mehdi olarak görüldüğüne yer verildi. Örgüt üyeleri tarafından insanüstü özellikler atfedilen, beklenen mehdi olduğu düşünülen, Adnan Oktar örgüt üyelerince atfedilen biçimi ile dini kuralları ve kutsal kitap Kur’an-ı Kerim’i kendince yorumlama ve örgütün maksat ve mefkureleri doğrultusunda kararlar çıkarmaya yetkili tek kişi olduğu anlatıldı.
Masonlar vurgusu
Gerekçede, örgütün 2008 yılı civarında ‘Masonlar‘ ve ‘Tapınak Şovalyeleri‘ ile birinci temaslar kurulmaya başlandığı belirtildi. Münasebette, birinci periyotlarda örgütün temellerini masonluk tersliği olarak atan Oktar tarafından, “Esasında masonluğun hak bir tarikat olduğu, lakin bozulduğu, masonların kurtarıcı beklentisi ve Musevilerin Moşiah beklentisi ile Mehdiyetin tıpkı konular olduğu” telaffuzlarıyla mason locaları ile irtibat kurulması tarafında örgüt mensuplarına talimat verdiği ve böylece masonların ve Musevilerin dünyadaki nüfuzlarını kullanarak, sonuç prestiji ile dayanaklarıyla örgütün gücüne güç katmaya çalıştığı söz edildi.
Oktar’ın örgüt mensuplarını kelam konusu dini yapılanmalarla irtibat kurmak ve ilgileri geliştirmek için yurtdışına gönderdiği, devam eden süreçte de bahse mevzu yapıların temsilcilerini ülkeye getirerek ilgilerini geliştirmeye çalıştığından bahsedildi.
Hukuk kümesinden bahsedildi
Mahkemenin gerekçeli kararında, “Bizzat örgüt önderi tarafından kurulmuş, örgütün maksat ve amaçları doğrultusunda faaliyet yürüten ‘Hukuk Grubu’, her ne kadar hukukçu olmasa da geçmişten günümüze örgütün bütün davalarıyla ilgilenen, hukuk bilgisi üst seviye olan, yönetici konumunda örgüt mensupları liderliğinde, bu şahıslara yardımcılık yapan örgüt üyeleri ve kimileri örgütün imkanlarıyla eğitimleri tamamlanan örgüt üyesi avukatlardan oluşmaktadır. Yeniden evrak yoğunluğundan ötürü değer derecesine nazaran birtakım örgüt belgelerine, örgüt üyesi olmayan lakin gelecekte örgüte kazandırılması olası avukatlar da hukuk kümesi faaliyetlerine dahil edilmişti” denildi.
