TBB Lideri Erinç Sağkan, Tekirdağ Barosu’nu ziyaret ederek, baro lideri Egemen Gürcün ile bir ortaya geldi. Gürcün ile birlikte basın açıklaması yapan Sağkan, İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri Ekrem İmamoğlu’nun aldığı 2 yıl 7 ay 15 günlük mahpus cezasının, Yargıtay yolunun açık olduğunu söyledi. Sağkan, “Ceza muhakemesi kanununda açık karar var. Haliyle Yargıtay yolu açık, istinafın kararından sonra o kararın içeriğine nazaran Yargıtay’a taşınması mümkün. İstinaf süreci kısaltılabilir mi? Olağan bir hukuk nizamında konuşuyor olsak kısaltılamaz demem gerekiyor. Lakin Türkiye’de bu cins yargılamalarda devir dönem istinafın rutin karar verme sürecinin önüne geçilerek süreçler yapıldığını görebiliyoruz. Haliyle buna ait bir müdahale gelebilir mi? Evet daha evvel örneklerine şahit olduk, gelebilir. Daha kısa müddette bir karar çıkabilir mi? Evet daha evvel örneklerine şahit olduk çıkabilir” dedi.
‘Sandığa olan inancı sarsacak bir karar almaya kimsenin hakkı yok’
Sağkan, İmamoğlu’na verilen cezanın akabinde toplumda çok önemli hassasiyetler oluştuğunu belirterek, “Buradaki hassasiyet temelde sayın İmamoğlu’na ait verilen karara dönük bir hassasiyet değil. Demokrasi ile ilgili bir hassasiyetten bahsediyoruz. Daha evvel de Yüksek Seçim Heyeti son derece kusurlu bir karar verdi. O vakit da ‘yapmayın bunu’ demiştik. Zira bazen alınan kararlar çok önemli ziyanlara sebebiyet verebiliyor. Türkiye’de sandığa olan inancı sarsacak bir karar almaya kimsenin hakkı yoktur. Yüksek Seçim Konseyi bunu yaptı maalesef. Bizim ağır da olsa, aksak da olsa, yanlışları da olsa işleyen bir seçim sistemimiz var. İnsanların seçime katıldıkları oranlara baktığımızda hala sandığa ait bir itimadın olduğunu görebiliyoruz. Lakin bu tıp kararlar, yargının bu tıp haksız müdahaleleri en başta yurttaşların, sandığın iktidarları değiştirebilme kabiliyetine olan inancını yok eder ki, demokrasiye verilecek en önemli zararlardandır” tabirlerini kullandı.
Kullanılan sözden ötürü rastgele bir seçilmiş kişinin tekrar seçilemez hale gelmesi yahut mevcut bulunduğu koltuğu kaybetmesinin lakin çok somut, çok net, herkesin üzerinde mutabık kaldığı kanıtlarla açık halde ortaya koyulmasıyla mümkün olabileceğini belirten Sağkan, “Tabii ki bir koltuğa seçilmiş olmak, şahısları yargıdan muaf kılmaz. Kabahat sürece özgürlüğü vermez. 10 milyonun oyunu aldı, 20 milyonun oyunu aldı, 100 milyonun oyunu aldı. Bunlar yargı bakımından kıstas da olamaz. Olmaması da gerekir. Bu türlü bakarsak şayet yüzde 51 ve üstüyle seçilen cumhurbaşkanının büsbütün yargıdan muaf olması gerektiği sonucuna varmalıyız. Yargı buna bakmaz. Lakin yargının bakacağı şey, aldığı kararların sahiden hukuka uygun olup hesap verilebilir olup olmadığı. Maalesef ki dün akşam itibariyle alınan bu kararda ben yargının bu kararın hesabını veremeyeceğine inananlardanım ve bir hukukçu olarak bunu somut evraktaki kanıtlarla kıymetlendirerek söz edebiliyorum” dedi.
