17 yaşındaki Buse Karakabak, Zonguldak’ta Aile ve Toplumsal Hizmetler Vilayet Müdürlüğü’ne bağlı yurtta, 24 Temmuz’da ortadan kayboldu. Karakabak, 8 gün sonra İstanbul’un Bayrampaşa ilçesinde bulundu. Polis takımları tarafından Aile ve Toplumsal Hizmetler Müdürlüğü takımlarına teslim edilen Buse, muhafaza altına alındı. 13 yıldır kızını göremeyen ve Sancaktepe’de yaşayan baba Ahmet Karakabak ise İstanbul’da bulunduktan sonra kızı Buse’yi yanına aldı. Buse babasıyla 4 ay yaşadıktan sonra 5 Aralık’ta yeniden kayboldu.
4 aydır birlikte keyifli yaşadıklarını söyleyen Baba Ahmet Karakabak, kızının hayatından endişelenerek bulunması için yardım istedi.
‘Öldürülmüş olabilir’
Kızıyla 4 aydır birlikte yaşayan baba Ahmet Karakabak, “Çok hoş günlerimiz vardı. Çok hoş vakit geçirdik. Bana, ‘Baba ben seni tanıdım, seni seviyorum, seni bırakmam, ne olursa olsun gitmem’ diyordu. Anlayamadım. 5 Aralık’ta kızımın yetimhanede kalmayacağına dair mahkeme kararını elimize aldık. Evraklar vardı, onları doldurmasını istemiştim. Gece 00.00’dan sonra telefonumu istedi. ‘Baba oyun oynayacağım’ dedi. Gece biz yattık, uyuduk. Sabah 04.30 üzere uyandık çocuğun meskende olmadığını gördük. Ne olduğunu anlamıyorum. 4 ay birlikte hoş günlerimiz oldu. Bana olan sevgisi, bana olan düşkünlüğüne şaşırıyordum. Her sabah işe giderken ‘Seni seviyorum babacım’ diyerek beni öperek gönderirdi işe. O gece ne oldu? Telefonumdan toplumsal medya hesabına girmiş. Bir erkek arkadaşı vardı diye biliyorum. Daha evvel görüştüğü bireyleri aradım. Kızım kopuk ve yanlış bir hayat yaşıyor” dedi.
Karakabak, kelamlarına şöyle devam etti:
“Ben tek bir şey istiyorum. Madem beni geldiğinde o kadar sevdi. Beni arasın, yerini söylesin. ‘Mutluyum’ desin. Ben peşine düşmeyeceğim. Öldürülmüş olabilir. Kızım daha evvel tacize ve tecavüze uğramış. Kızım sağ salim bulunsun. Yetkililer beni duyuyorsa çocukların toplumsal medya hesap kullanması engellensin. Bunu yetkililer özgür kaldıkça biz mahzur olamayacağız. Çocuklar, ‘Ders çalışacağız’ diyerek telefon ve tabletleri alıyorlar ve biz vermek zorundayız. Lütfen buna tahlil bulunsun.”
